بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَمَّا ٱلْإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكْرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَكْرَمَنِ ١٥

Ama insan; Rabbı kendisini deneyip kerem eder ve nimet verirse: Rabbım beni şerefli kıldı, der.

– İbni Kesir

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Ama onu denemek üzere rızkını daraltırsa: Rabbım beni fakir düşürdü, der.

– İbni Kesir

كَلَّاۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ ٱلْيَتِيمَ ١٧

Hayır; doğrusu siz, yetime ikram etmezsiniz.

– İbni Kesir

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ ١٨

Yoksulu yedirmek için birbirinizi teşvik etmezsiniz.

– İbni Kesir

وَتَأْكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا ١٩

Mirası hak gözetmeden yersiniz.

– İbni Kesir

وَتُحِبُّونَ ٱلْمَالَ حُبًّا جَمًّا ٢٠

Malı da pek çok seversiniz.

– İbni Kesir

كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا ٢١

Ama yer; parça parça dağıtıldığında.

– İbni Kesir

وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا ٢٢

Melekler sıra sıra dizilip Rabbının buyruğu geldiğinde.

– İbni Kesir

وَجِاْىٓءَ يَوْمَئِذٍۭ بِجَهَنَّمَۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكْرَىٰ ٢٣

Cehennem o gün getirilir. İnsan o gün, hatırlayacak ama hatırlamadan ona ne?

– İbni Kesir

يَقُولُ يَٰلَيْتَنِى قَدَّمْتُ لِحَيَاتِى ٢٤

Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım, der.

– İbni Kesir

فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٌ ٢٥

O gün O'nun azabı gibi hiç bir kimse azab edemez.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu